GERİ VERME VEYA KALDIRMA TALEBİNDE SÜREÇ

GERİ VERME VEYA KALDIRMA TALEP SÜRECİ NASIL İŞLEMEKTEDİR?

Fazla hesaplanan veya fazladan tahsil edilen gümrük vergilerinin geri verilmesi veya kaldırılması süreci Gümrük Kanunu’nun 211. ve 217. Maddeleri kapsamındadır. İdari bir başvuru yolu olmasıyla beraber, geri verme ve kaldırma süreci esasen anlaşmazlıkların yargı yoluna gidilmeden çözülmesini koşul tutan anlaşmazlık çözücü bir yoldur. Her gümrük vergisi geri verme veya kaldırma idari itiraz yoluna konu olmayıp sadece ithalatta alınan gümrük vergisi, damga vergisi ve TRT bandrol ücretlerinin fazladan hesaplanması veya tahsil edilmesi durumunda geri verme ve kaldırılma söz konusu olacaktır. Geri verme ve kaldırma talebi başvurusu, ilgili vergilerin vergi mükelleflerine tebliğ tarihinden itibaren üç yıl içerisinde yapılmalıdır. İdari karar niteliği taşıyan gümrük vergisi olgusu bu niteliği sebebiyle Gümrük Kanunun 242. Maddesinde ele alınan itiraz yoluna tabidir.

Geri Verme ve Kaldırma Nedir?

Geri verme ve kaldırmadan kastın ne olduğu Gümrük Kanunu’nun 210. Maddesi kapsamında ele alınmıştır. Bu nedenle öğretide ve uygulama esaslarında kanunun lafzi yorumu göz önünde bulundurulacaktır. Geri verme, kelime anlamından da anlaşılabileceği gibi vergi mükellefine tebliğ edilmiş ve fazla ödenmiş vergi borcunun yapılan itirazla ilgili idarece fazladan alınan vergi borcunun mükellefe geri verilmesidir. Geri verme itiraz yolu sürecinde mükelleflerin fazladan hesaplanmış fakat kısmen ödediği vergi borçlarının iadesi mümkün olmayacaktır.

Vergi borcunun kaldırılması durumunda ise ilgili borcun mükelleflere tebliği fakat ödenmemesi esastır. Gümrük Kanunu ve ilgili kanunlarda yazan hükümler dolayısıyla borcunun kısmen ya da tamamen ödenme yükümlüğünün kaldırılmasıdır.

 

Gümrük Kanunu’nda Yer Alan Diğer İdarî Başvurularla İlişkisi

İdari usul kanunu niteliği de taşıyan Gümrük Kanunu, gümrük vergilerini özel konu alıp gümrük vergilerine dair oluşabilecek uyuşmazlıkları açıklayan idari itiraz yollarını da içermektedir. Gümrük vergilerinin geri verilmesi ve kaldırılması başvurusunun yanı sıra 6. maddesinde karar başvurularını, 242. Madde çerçevesinde itiraz başvurularının usul yolunu açıklamıştır. Mevzuata 2011 yılında girmiş ve idari bir araç olan uzlaşma başvurusu ise geri verme veya kaldırma itiraz başvurularıyla alakalı bir başvuru yolu değildir bu nedenle konumuz kapsamında açıklama yapılmayacaktır.

Geri Verme ve Kaldırmanın Kapsamı

Gümrük Kanunun 210 ve 221 ila 214. Maddelerinden geri verme ve kaldırmanın ithalatta ve ihracatta mükelleflerin ödemekle yükümlü olduğu vergilerin kapsamına girdiği anlaşılmaktadır. Bu vergilere ek İthalat Katma Değer Vergisi, İthalat Özel Tüketim Vergisi ve özel tüketim vergisi niteliği bulunmayan TRT Bandrolü de geri verme ve kaldırma başvurusuna konu olan/olabilecek vergiler kapsamındadır.

 

Geri Verme ve Kaldırma Usulü

Bakanlığın eskiden ek-78 başvuru formu ile bizzat ilgili idareye yazılı bir şekilde verilmesi şeklinde şart koştuğu geri verme ve kaldırma başvuruları, getirilen düzenlemelerle sadece elektronik ortamda başvuru yoluna açılmıştır. Başvuru formunun doldurulmasına ek olarak geri verme kaldırma prosedürünün nasıl olacağı Gümrük Yönetmeliğinin 502. Ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Başvuru yapacak olan mükellefler açısından, başvurma süresi, başvurunun incelenmesi ve başvurunun sonucu bakımından Gümrük Kanunu, Gümrük Yönetmeliği ve elektronik başvuru sisteminin düzenli takibi önem arz etmektedir.

Geri verme ve kaldırma başvuruları her idari itirazda olduğu gibi belirli hak düşüm sürelerine tabidir. Fakat geri verme ve kaldırma başvurusu kapsamında; her vergi borcunun süresi, verginin türü çerçevesinde ayrı ayrı düzenlenmiştir. Başvuru yapılmaması durumunda ise geri verme veya kaldırmaya konu olan verginin iadesi mümkün olmayacaktır. Başvuru hakkının zaman bakımından aşılması istisna olarak Gümrük Kanunu’nun 211, 213 ve 214. maddelerinde düzenlenmektedir. İstisna konusu maddeler neden başvuru yapılamadığıyla alakalı mücbir sebep ve beklenmeyen durumları konu almaktadır. İstisna olarak verilen bu hallerden yararlanılabilmesi için, vergi mükelleflerinin mücbir sebep veya beklenmeyen durumu, gümrük idaresine ispat etmesi gerekmektedir.

 

Başvurunun İncelenmesi 

Gümrük idaresinin geri verme veya kaldırma başvurusu söz konusu olduğunda, kapsamlı ve nitelikli bir soruşturma yapması gerekmektedir. Süresi içinde yapılacak geri verme veya kaldırma başvurularının hepsinin soruşturulması yeterli olacağı gibi bu durumda hem idare hem başvurucu açısından idari süreç bir bütün olarak ilerleyecektir.

Hukuki dayanağı ne olursa olsun yapılan bir başvuruda idarenin farklı kararlar vermesi usul hatası olacaktır. Mükelleflerin aynı vergi borcu açısından farklı hukuki nedenlerle ayrı başvurular yapması durumunda ise tek bir kararın çıkarılması şeklinde bir yol izlenmelidir. Mükelleflerin aynı vergi borcu hakkında yapacağı birden fazla geri verme veya kaldırma başvurusunda, yeni bir içtihattın ortaya çıkması, kanunun eskiyi lehte etkileyecek bir şekilde değişmesi ve bunların idarece öngörülememiş, değerlendirilmemiş veya mükellefçe ileri sürülmemiş olması olası bulunmaktadır.

Yapılan başvurunun ilgili gümrük idaresince kısmen veya tamamen reddi başvuru süresince aynı konuda yeni bir kararın verilmesine engel olmayacaktır. Konuyla alakadar mahkeme kararı olması halinde ise, Gümrük idaresinin yeni bir karar veremeyecek ve mahkeme kararını uygulamak zorunda kalacaktır. Başvuru sürecinde konuyla alakalı herhangi bir koşul değişmemesine rağmen mükelleflerin birden fazla başvuruda bulunması, fazla kırtasiyecilik ve idarenin gereksiz meşgul edilmesi sebeplerinden hakkın kötüye kullanılması olarak algılanacağından, başvuruda başvurucuların aleyhine karar alınabilmesine sebebiyet vereceği dikkate alınmalıdır.

İlgili idarenin yazılı olarak bildirmesi gereken başvuru sonucu, başvurucu aleyhine olması durumunda Gümrük Kanunu’nun 6. Maddesinin 3. Fıkrası çerçevesinde itiraz yolu, itirazın gerekçelendirilmesi koşuluna tabi olarak açıktır.

İlgili gümrük idaresinin başvuruyu incelemesi sonucunda başvurucu aleyhine ilişkin karar, Gümrük Kanunu kapsamında verildiğinden yargı yoluna başvurulabilmesi için idari itiraz yollarının tüketilmesi gerekmektedir.

 

Nasıl Başvurulmaktadır?

Geri Verme veya Kaldırma getirilen düzenleme ile artık sadece elektronik ortamda yapılmaktadır. Bakanlığın yeni sistemi vatandaşlara anlatmak üzere hazırlamış olduğu elektronik kitapçıkta şöyle denmektedir: “Geri Verme veya Kaldırma Talep Yönetimi Sistemi, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 211 ila 214 üncü madde hükümlerine göre yapılacak geri verme ve kaldırma başvuruları kapsamında, Gümrük Yönetmeliğinin 502 nci maddesi uyarınca ibrazı gereken ve anılan Yönetmeliğin 78 no.lu ekinde yer alan “Geri Verme veya Kaldırma Başvurusu Formu” ve Forma eklenmesi gereken belgelerin elektronik ortamda ibraz edilmesine olanak tanıyan bir sistemdir. 01.04.2020 tarihli ve 31086 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 30 uncu madde hükmü gereğince, Geri Verme veya Kaldırma Başvurusu Formu ve Form eki belgelerin aşağıda belirtilen adımların takip edilerek ilgili Gümrük Müdürlüğüne elektronik ortamda ibraz edilmesi gerekmektedir.”, “…Uygulamaya Bakanlığımız web sayfası üzerinde yer alan eİşlemler bölümünden BİLGE Sistemi kullanıcı kodu ve şifresiyle erişim sağlanmaktadır.”

 

SONUÇ

Geri verme ve kaldırma, gümrük vergileri ve para cezaları çerçevesinde uyuşmazlıkların idari aşamada çözülmesine hizmet eden bir idari çözümdür. Geri verme ve kaldırma kapsamında olduğu belirtilen ithalatta alınan katma değer vergisi, TRT Bandrol ücreti ve dampinge karşı vergi esas alınarak başvuru sürecine ilişkin değerlendirme, ithalatta süresince alınan her bir ekonomik yükümlülüğün özelliğine göre yapılmaktadır.

GÜMRÜK KANUNU MADDE 242 KAPSAMINDA İDARİ İTİRAZ YOLU

GÜMRÜK KANUNUNUN 242. MADDESİ KAPSAMINDA GÜMRÜK VERGİLERİNE İTİRAZ SÜRECİ

Gümrük Kanunu’nun 242. maddesi, gümrük ve para cezaları ile ilgili şikayetleri ve idari kararları düzenlemektedir. Gümrük Kanunu’ndaki idari itiraz, zorunlu bir idari başvuru yolu olarak kabul edilmektedir. 242. maddenin hükmü ve hükmün ikincil mevzuatı incelendiğinde, bu uygulamanın idare hukukunun temel ilkeleri ile temel hak ve hürriyetler ile çeliştiği söylenebilecektir. Çünkü söz konusu itiraz süreci mükellefin mülkiyet hakkına zarar verebilecek derecede ağır işlemekte ve yargı yolundan önce tanımlanmış süreler dahilinde olsa dahi idarenin keyfiyeti içerisinde sürüncemede kalabilmektedir.

 

GİRİŞ

Gümrük Kanunu’nun 242. maddesi, gümrük vergi ve cezaları ile ilgili itiraz yolu düzenlemiştir. Söz konusu düzenleme, davadan önce tüketilmesi gereken idari bir itiraz yolu olarak kabul edilmektedir. Çünkü usulüne uygun olarak itirazda bulunulmaması, dava açılmasına da engel olacaktır. Bu nedenle kanunla düzenlenen idari itirazın süresinin ve usulünün açıkça belirtilmesi önemlidir.

 

İDARİ İTİRAZIN HUKUKİ KAPSAMI

İdari itiraz usulü Gümrük Kanunu’nun 242. maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin eski düzenlemesinde düzeltme ve itiraz için iki aşamalı bir yaklaşım kullanıldığını görmekteyiz. Ancak, uygulamadan beklenen sonucu vermediği için anılan hüküm değiştirilmiş ve düzeltme talebi uygulamasından vazgeçilmiştir. 242. maddeye göre; “Yükümlüler kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebilir.”

 

Gümrük Kanunu madde 242/4 kapsamında, itirazın reddedilmesi halinde idari yargıya başvurulabileceği düzenlenmiştir. Söz konusu hüküm “itiraz edebilir” olarak düzenlenmiş olsa da Danıştay, yargıya başvurulmadan önce idari itiraz yollarının tüketilmesi gerektiğine dair içtihatlar oluşturmuştur. Bu düzenlemeye göre yükümlüler, vergi ve ceza kararlarına karşı idari itirazda bulunabilmektedirler. Uzlaşma talebi için hükümde bahsi geçen on beş günlük süre saklıdır.

 

Gümrük Kanunu madde 242/2 gereğince idari itirazda bulunulmasını takiben 30 gün içinde, itiraza cevap verilmesi gerekmektedir. 30 gün boyunca idarenin cevap vermemesi durumunda başvurunun zımnen reddedildiği kabul edilmekte ve yargı yolu açılmaktadır.  Ancak Gümrük Yönetmeliğinin 586. maddesi; “İtirazlar, anlaşmazlığa konu beyanname ve sair her türlü belge ile eşyadan alınacak örnek, örnek alınması mümkün olmayan hallerde eşyanın kendisi veya fotoğraf, katalog, prospektüs gibi eşyayı görmeden fikir verecek diğer belgelerin incelenmesi veya gerek duyulması halinde ilgili gümrük idaresinin mütalaası da alınmak suretiyle otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edilir. Otuz gün içerisinde karar alınamadığı durumlarda Kanunun 6. maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” Hükümlerine havidir.

 

Gümrük Kanunu’nun 6. maddesinin 2. fıkrasında ise; “Karar alınması talebinin yazılı olarak yapılması gerekir. Gümrük idareleri, söz konusu talebe ilişkin başvurunun kendilerine ulaştığı tarihten itibaren otuz gün içinde karar alırlar. Verilen kararlar başvuru sahibine yazılı olarak tebliğ edilir. Ancak, gümrük idareleri tarafından bu süreye uyulması mümkün değilse, belirtilen süre aşılabilir. Bu durumda, söz konusu idareler, yukarıda belirlenen sürenin dolmasından önce başvuru sahibine süre aşımını haklı kılan gerekçeler ile talep hakkında karar vermek için gerekli gördükleri ek süreyi de belirterek bilgi verirler” düzenlemesi bulunmaktadır. Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 2014’te çıkan, idari itirazın cevaplandırılması konulu genelgede, bu ek sürenin belirlenmesi konusundaki açıklamalar ek sürenin dayandırılacağı hükmü İYUK 10. madde olarak göstermiştir. Bu hükümler kapsamında, yaşanan uyuşmazlıklar için yükümlülerin ilk olarak idari itiraz yollarını tüketmeleri gerekmektedir.

 

İdari itiraz yolu süresi 15 gündür ve ilgili idare 30 gün içinde itirazın kabulü ya da reddine dair bir cevap vermelidir. Ancak idare incelenmesinin 30 günlük süreyi aşacağını tespit ederse, süre bitmeden ve haklı gerekçesiyle birlikte gerekli görülen ek süreyi başvurucuya bildirmelidir. Diğer bir yandan İYUK hükmünde belirlenen süre, başvurudan itibaren 6 ayı geçmemelidir. Her durumda ek süre kullanılsa bile, başvurucular 30 günlük süre içinde kesin bir sonuç alınamaması nedeniyle İYUK 10. maddesinin 2. fıkrasına göre, yargı yoluna başvurabilmektedir. Ek süre sonunda idarece verilen cevap başvurucu lehine ise açılmış olan dava konusuz kalacağı için idari yargı “karar verilmesine yer olmadığı” kararı vererek davayı sonuçlandırmalıdır.

 

İDARİ BAŞVURU YOLUNUN ZORUNLULUĞU

İdari başvuru yolunun mecburi olması hak kaybına yol açabileceğinden incelenmesi hususu önem arz etmektedir. Çünkü idari itirazın zorunlu kılınması halinde idari işlemin dava konusu olabilmesi bir itirazın varlığına bağlıdır. Aynı zamanda zorunlu idari itiraz süresinin aşılması hem itiraz hem yargı yolu açısından hak kayıplarına sebebiyet verecektir. İlgili mevzuatta bir hak olarak düzenlenmesine karşın, Danıştay’ın düzenlemelerinden idari itirazın zorunlu kabul edildiği görülmektedir. Gümrük Kanunu’nda yer alan idari itiraza ilişkin düzenleme de bunlardan biridir. Gümrük Kanunu’nun 242. maddesinin 1. fıkrası açıkça “itiraz edebilir” şeklinde bir düzenleme getirmiştir. Bu hükme karşın Danıştay’ın içtihatlarından ve Ticaret Bakanlığı’nın genelgelerinden anılan hükmün mecburi bir idari başvuru yolu olduğu anlaşılmaktadır. Kanun koyucunun buradaki hükmünden kastının ne olduğuna dair bir açıklama bulunmamaktadır. Hüküm lafzi yorumundan ihtimal anlaşılmaktadır fakat hükmün lafzı, uygulamalarla çatıştığından hükmün kesin bir yorumu olmayacaktır.

 

HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜ BAKIMINDAN DEĞERLENDİRMESİ

Zorunlu idari itirazın, yargı yolundan önce tüketilmesinin gerekliliği, sürenin kaçırılması halinde yargı yolunun tamamen kapanması nedeniyle hak arama özgürlüğünün kaybedilebilme ihtimali taşıması, mükelleflerin mülkiyet hakkı ile alakadar olduğu için mükelleflerce kesin anlaşılabilmesi gerekmektedir. Gümrük Kanunu’nda düzenlenen idari itiraz usulü, tek bir kanunda düzenlenmeyen ve uygulaması İYUK, Ticaret Bakanlığı tebliğleri ve Danıştay içtihatlarıyla da biçimlenmiştir.

 

Zorunlu olduğu kabul edilmiş idari itirazın kanunlarda, bireylerin hak kayıplarına uğramasına yol açabilir ve karmaşık şekilde düzenlenmiş olması, Anayasa m. 40/2 hükmüne aykırılık teşkil etmektedir. Gümrük Kanunu’ndaki idari itiraz yolu mükellef hakları bakımından hak arama özgürlüğü bakımından, yargıya gitme aşamasında geçici bir engel yaratmaktadır.

 

Gümrük Kanunu m. 242’deki düzenleme esasen komplike değildir. Fakat Gümrük Yönetmeliğindeki düzenlemenin, Gümrük Kanunu’nun 6. maddesine atıf yapması, maddedeki ek süre hükmünün açık olmaması ve Gümrük Genel Müdürlüğünün yayımladığı genelgede ek sürenin İYUK m. 10’a dayandırılması, bu çerçevede konu olan, idari itirazın usul yolunda, karmaşık olmasına yol açmaktadır.

 

SONUÇ

Kanun koyucunun lafzına göre, Gümrük Kanunu’nun 242. maddesine konu olan idari itiraz yolu ihtiyari bir başvuru yoludur. Ancak, Gümrük Kanunu’ndaki idari itiraz prosedürünün unsurları söz konusu olduğunda birçok çelişki bulunmaktadır. Bu çelişkili ifadeler, mahkemeye erişim engellenmesine ve mülkiyet hakkı kayıplarına sebebiyet vermektedir. Ancak Danıştay’ın yerleşik içtihatları ile de desteklendiği gibi idari itiraz yolu tüketilmesi gereken bir yol olup, tahakkuk ettirilmiş gümrük vergi ve cezalarının ihtirazi kayıtla beyan edilmesi ve/veya itiraz edilmesinin ardından İdarenin başvuru karşısındaki kabul, ret yahut zımni ret kararları sonrası Vergi ve İdare Mahkemelerinde “konu idari işlemin iptali davası” süreci gündeme gelecektir.